Anonim ve Limited Şirketlerde Kamu Alacaklarından Sorumluluk

3826
0
Paylaş:

Anonim ve Limited şirketlerinin ortaklarının hukuki sorumluluklarına ilişkin TTK’da genel kural ortakların şirket borçlarından sermayeleri oranında ve sınırlı olarak sorumlu olmaları iken ortakların ve temsilcilerin kamu alacaklarından doğan hukuki ve cezai sorumluluklarının sınırı tam olarak belirlenmemiştir. Anonim ve limited şirketlerde kamu alacakları belki de iki şirket türü arasındaki en önemli farkı teşkil etmekte dolayısıyla hususiyet arz etmektedir.

Kamu Alacakları Neleri Kapsamaktadır?

Kamu alacakları denildiğinde aklımıza akla ilk gelen husus vergi ve harç ödemeleri gibi asli alacaklar olsa da genel olarak,

  • ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli alacaklar,
  • bu alacaklara ilişkin gecikme zammı, faiz gibi fer’i amme alacakları,
  • söz konusu kamu alacaklarının takip masrafları

gibi alacaklar amme alacağı olarak sayılabilecektir. Burada Anayasa madde 38’de yer alan suç ve cezaların şahsiliği prensibi dolayısıyla alacağın niteliği dikkate alınarak bir ayrım yapılmalıdır: cezai olmayan nitelikte amme alacakları ve cezai nitelikte amme alacakları.

1. Cezai Olmayan Nitelikte Amme Alacakları

Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunda (AATUHK) bu alacaklardan sorumluluk için Anonim ve Limited şirketler farklı olarak değerlendirilmiş olup iki farklı şirket türü için ayrıca TTK’dan kaynaklanan birtakım farklılıklar bulunmaktadır.

1.1.Anonim Şirketler Bakımından

1.1.a.Anonim Şirketlerde Ortakların Kamu Alacaklarından Sorumlulukları

Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olmayan ortakları, 6102 sayılı TTK’nın 329 maddesinde yer alan;

  • Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.
  • Pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.

hükümleri gereği, sadece taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olarak sorumlu olacak, bunun ötesinde bir sorumluluk 6183 sayılı AATUHK de dahil başka kanunlarda belirtilmemiş olduğundan mevzu bahis olmayacaktır.

1.1.b.Anonim Şirketlerde Temsilcilerin Kamu Alacaklarından Sorumlulukları

Diğer taraftan Anonim şirket temsilcilerine ilişkin olarak 6183 sayılı AATUHK’da; “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir…Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.” ifade edilmiş, yönetici ve temsilciler açısından şirket borcunun tamamını kapsayacak şekilde müşterek ve müteselsil sorumluluk prensibi esas alınmıştır.

Temsil Yetkisi başlığını taşıyan TTK 370. Maddede “temsil yetkisinin çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna ait olduğu ve yönetim kurulunun, temsil yetkisinin bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredilebileceği, bu durumda da en az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması gerektiği” belirtilmiştir.

Bu durumda Anonim şirketler için 6183 sayılı AATUHK mükerrer madde 35’te belirtilen kanuni temsilci kavramı; şirket esas sözleşmesi ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş yönetim kurulu üyeleri ve yönetim kurulu üyelerinden en az birinin bulunması koşuluyla yönetim kurulu tarafından müdür olarak atanmış üçüncü kişileri kapsamaktadır. Üçüncü kişilere bırakılmamış ise, tüm yönetim kurulu üyelerinin kanuni temsilci sıfatını taşıdığı kabul edilecektir. Bu açıdan öncelikli olarak şirket esas sözleşmesinde bu şekilde bir görevlendirmeye ilişkin herhangi bir kaydın bulunup bulunmadığına bakılacak olup, böyle bir kayıt bulunmuyor ise 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi gereği yönetimde bulunan tüm üyelerin müşterek ve müteselsil sorumlulukları dikkate alınarak haklarında işlem yapılaması yoluna gidilecektir.

1.2.Limited Şirketler Bakımından

1.2.a.Limited Şirketlerde Ortakların Kamu Alacaklarından Sorumlulukları

Limited şirketler için Anonim şirketlerden farklı bir hüküm öngörülmüş olup 6183 sayılı AATUHK madde 35’te “Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.” denilerek ortakların kamu alacaklarından sınırsız ancak payları oranında sorumlulukları belirlenmiştir. Bundan dolayı Limited şirket ortakları koydukları sermaye miktarını aşan miktarda bir amme alacağı mevcut ise aşan miktardan da sorumlu olacak ancak sorumluluk hisse oranları dikkate alınarak belirlenecektir.

Yasanın bu hükmünün uygulanmasında herhangi bir sorun yaşanmamakla birlikte, ortaklık payının devri durumunda sorumluluğun, ortaklık payını devreden ve devralan açısından ne zaman başlayıp biteceğini açıklayan ikinci fıkrası zaman zaman idare ile şirket ortaklarını karşı karşıya getirmektedir.

Bir pay devri söz konusu olduğunda bu devrin hangi işlem üzerine ve hangi tarih itibariyle hüküm kazanacağının bilinmesi önem arz etmektedir. 6102 Sayılı Ticaret Kanunun 595. maddesinde Limitet Şirketlerde ortaklık payının devrinin nasıl olacağı açıklanmış bulunmaktadır. Madde hükmüne göre;

• ortaklık payının/esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılması,

• tarafların imzalarının noterce onaylanması,

• şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu ve devrin bu onayla geçerli olacağı, başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde devre onay vermiş sayılacağı

ifade edilmiştir. TTK’ da ki bu düzenlemeler ışığında 5 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinde; tescil ve ilan yoluna gidilmeyen ortaklık payı devirlerinde, ortaklık payının devredildiği tarih olarak noter tasdikli devir sözleşmesi tarihinin esas alınacağı, diğer taraftan, ortaklık payının noter tasdikli devir sözleşmesi ile devredilmesine rağmen devrin genel kurul tarafından reddedilmesi halinde, ortaklık payının devredilmemiş sayılacağı ve ortağın ortaklık sıfatının devam ettiğinin kabul edileceği açıklanmıştır.

1.2.b.Limited Şirketlerde Temsilcilerin Kamu Alacaklarından Sorumlulukları

Diğer taraftan şirketi temsile yetkili kişiler açısından ise 6183 sayılı AATUHK mükerrer madde 35 hükmü;  “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir…Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.”  uygulama bulacak ve Limited şirket temsilcilerinin müşterek ve müteselsil olarak kamu alacaklarından sorumluluğu söz konusu olacaktır. Bu kapsamda Limited şirket temsil yetkisinin tespiti içn TTK hükümlerini incelemekte fayda bulunmaktadır:

6762 sayılı eski Ticaret Kanunu’nun 540’ıncı maddesinde “aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar. Şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabilir.” hükmüne yer verilerek, şirket müdürü olmak, kurucu ortaklar açısından her bir hak hem de bir yükümlülük olarak öngörülmüştü. Ancak, 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) ise “tüm ortakların, şirketi birlikte yönetmesi dolayısıyla, şirketin yönetiminin ve temsilinin ortaklar için hem hak hem yüküm niteliği taşıması anlamına” gelen bu özden organ ilkesini terk ederek seçilmiş yönetim ilkesini benimsemiş ve Limited şirketin yönetimi ile temsilinin şirket sözleşmesi ile düzenlenmesini şart koşmuştur.

Dolayısıyla, şirket sözleşmesinde yapılacak düzenleme ile şirketin yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa ya da tüm ortaklara veyahut ortak olmayan üçüncü kişilere verilebilecektir. Ancak, en azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması şart olacaktır. Dolayısıyla müdürler, yönetim yetkisini haiz ortaklar hakkında da 6183 sayılı AATUHK mükerrer madde 35 hükmü uygulama alanı bulabilmekte ve temsilcilerin müşterek ve müteselsil olarak şirket alacaklarından sorumluluğu söz konusu olmaktadır.

6183 Sayılı AATUHK Mükerrer Madde 35 Hükmünün Uygulanma Şekli

6183 sayılı Kanunun 3’üncü maddesine eklenen tanımlarda yer alan hususlardan herhangi birisinin varlığı halinde, mükerrer madde 35’te belirtilen eski ve yeni kanuni temsilci­ler/teşekkülü idare edenler hakkında takip yapılabilmesi için yeterli şartların oluştuğu kabul edilecektir. Buna göre;

  • Asıl borçlunun haczedilen mallarına biçilen toplam değerin, amme ala­cağını karşılamaya yetmeyeceğinin anlaşılması,
  • Haczedilen malların satışı neticesinde elde edilen meblağın takip konu­su borcu tamamen kapatmaması,
  • Yapılan takip neticesinde asıl borçlunun haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması,
  • Asıl borçlunun iflası halinde, iflas masasından amme alacağını karşıla­maya yetecek meblağın tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması,
  • Asıl borçlunun yapılan araştırmalara rağmen bulunamaması,

hallerinden herhangi birisinin varlığı, eski ve yeni kanuni temsilciler hakkında takibata başlanılması için yeterli olacaktır. Bununla birlikte temsilcilerin sorumluluğu kendi idare zamanları ile sınırlı olup ancak bu zamanda ortaya çıkan veya bu zamanla ilgili daha sonra ortaya çıkan vergi ve cezalar nedeniyle sorumlu tutulabilecektir.

2. Cezai Nitelikte Amme Alacakları

Cezai nitelikte amme alacakları konusunda Anonim ve Limited şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin sorumluluğu Türk Ceza Kanunu’nun 20. maddesinde yer alan cezaların şahsiliği prensibi ve Anayasa’mızın 38. maddesinde “Ceza sorumluluğu şahsidir” hükmü dikkate alınarak belirlenecektir.

Her ne kadar bu prensipler ceza hukukuna ilişkin olsalar da hem Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yönünden hem Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu yönünden hem de TCK’da yer alan hükümler yönünden Anonim ve Limited şirketlerde cezai sorumlulukla ilgili kanuni temsilcilerin sorumluluğunda gerek doktrinde gerek uygulamada esas alınan ölçü olayın mahiyetine göre fiilin ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilcilerin ceza muhatabı sayılmalarıdır.

Bu anlamda yasalarda veya sözleşmelerde gösterilen kanuni temsilcilerin tümünün sorumlu sayılmaları hukuk mantığı ile bağdaşmayacaktır. Anonim ve Limited şirketlerde kanuni temsilcinin birden fazla olması halinde tüm temsilcilerin sorumlu olması cezaların şahsiliği prensibine aykırı olacak, bu sebeple cezai sorumluluk tüm temsilcilere değil, fiilin ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rol oynayan temsilcilere ait olacaktır.

Sonuç

Şirket ortak ve yöneticilerinin amme alacakları karşısındaki sorumluluklarının ne zaman başladığını ve bittiğini bilmeleri önem arz etmektedir. Ortaklığın son bulması ile yönetim ve temsil yetkisinin son bulması farklı prosedürlere tabi olup, bu prosedürler yasaya uygun yerine getirilmediğinde ortak ve yöneticiler açısından beklenilmeyen yaptırımlara neden olabilecektir. Bu kapsamda sorumluluğun niteliği de dikkate alınmalı sorumluluğun kapsamı net olarak belirlenmelidir.

 

Paylaş:

Cevap bırakın